7 Ocak 2013 Pazartesi

Kislovodsk Havzası Kuzey Kafkasya Mezar Höyükleri

 Kislovodsk Havzası Kuzey Kafkasya Mezar Höyükleri -Arkeoloji ve GIS Çalışmaları 
                                  Sabine REINHOLD1* & Dmitri S. KOROBOV2
1.Institut für Prähistorische Archäologie, Freie Universität Berlin/Institute of Archaeology RAS, Moscow, Russia
2.Department of Rescue Excavation, Geoinformation sector, Institute of Archaeology RAS, Moscow, Russia
*Corresponding author e-mail: sabine_reinhold@hotmail.com

Bu çalışmanın sadece iki bölümünün tercümesini yapacağız. Diğer bölümlerin daha teknik bilgiler içermesi nedeniyle uzmanları ilgilendirir niteliktedir. Merak edenler vereceğimiz linkten tüm metni inceleyebilirler.        http://www.mtsn.tn.it/pubblicazioni/7/42/13_Reinhold.pdf

ÖZET
 Kuzey Kafkasya dağ eteklerindeki Kislovodks havzası- dağlık kültür peyzajında arkeoloji ve GIS incelemesi- Peyzaj arkeolojisi sadece çok çeşitlilik gösteren insan etkinliklerinin kalıntılarını ele almamalı, değişebilen ve sıklıklada zorlu olan çevre koşullarınıda kapsamalı. Kuzey Kafkasya dağ eteklerindeki Kislovodsk havzası bu tarz çalışmalar için, Rusyada çok-katmanlalı arkeolojik coğrafi-bilgi sistemi çalışmalarının ilklerinden olması, mevcut arkeolojik ve metodik çevresel araştırmalar nedeniyle mükemmel imkanlar sunmaktadır. Büyük oranda organize devlet yapılanması özellikleri taşıyan siteler ve sık yerleşim sistemiyle bölgede insani yerleşimin erken Demir Çağı Kuban Kültürü (M.Ö. 10.-6. yy) ve Erken Orta Çağ Alanik (M.Ö. 8.-5. yy) dönemlerde en yüksek değerine ulaşmış ama bölgede insan yerleşimi M.Ö. 5. yy da Aneolitik dönemde başlamıştır. Bu yazı araştırma bölgesinde insani yerleşimlerin gelişiminin bir özetini ve daha sonra yapılacak araştırmalara konu olabilecek problemleri ve araştırma metotları konusunu içermektedir. Bunlar GIS analizleri, havadan çekilen fotografların sistematik analizi, kazılar, mevsimsellik analizleri ve eski-çevre çalışmalarıdır. Çalışmamızın bir özelliğide, bölgedeki gömülerden çıkarılan malzemelerin sosyal analizi ile egemenlik alanı araştırması yapılmış olmasıdır.

Anahtar sözcükler: Kuzey Kafkasya, peyzaj arkeolojisi, GIS (geo bilgi sistemi), havadan arkeology, alan terasları

1.GİRİŞ

Şekil 1. Kafkaslar ve Kislovodsk Vadisi
Dağların eteklerindeki alanda insan varlığı, zorlu doğanın dayattığı prensipler nedeniyle ekolojik çevrelerin pek çoğundan çok daha büyük zorluklarla karşılaştı. Bugün incelediğimiz arkeolojik bulgularda izlerini bırakan hayatta kalma stratejileri, mekansal ve sosyal yapılanmalarını etkileyen faktörler çok çeşitlidir. Fakat var olma sorunuyla daima karşı karşıya olmuşlardır. Bu dağlık bölgede yaşıyor olmanın getirdiği bir sorun değildi. Bu ortam onlara çok çeşitli besin kaynakları, ham maddeler, güvenlik ve korunaklı bir bölge sunuyordu Geçim stratejilerini çevrenin koşullarına uyarlamak gereklidir ancak, ilkel toplumlarda, merkezin dışına yayılan mevsimsel dağ tarımının gelişmesiyle bu sorun büyük ölçüde çözülüyordu.

Dağlık bölge arkeolojisinin uzun yıllara dayanan bir geleneği vardır. Avusturya Hall-statt (Kromer 1959) ve Kuzey Kafkasya Kuban (Virchov 1883) büyük mezarlıkları Arkeoloji tarihinde ilk araştırılan siteler arasındadır. Ancak, bu sitelere kadar geriye uzanan, bölgede çağdaş yerleşim dinamiklerine dair bilgiler içeren, metodik uyumluluğa sahip araştırma stratejileri yakın zamanlarda olgunlaştırıldı  (Primas 1999; Della Casa 2000; Della Casa 2002: 61-85; Rendu 2003).
Kültür peyzaj alanı kavramının doğal bir yerleşkede insan etkinliklerinin bütünü olarak algılanması oldukça yeni bir anlayıştır. Bölge bu etkinlikleri belirlerken etkinliklerde bölgeyi değiştirir. Kuzey Kafkasya da, özellikle Kislovdosk bölgesinde bu anlayışta bir çalışma ancak son yıllarda gerçekleşebildi (Arzhantseva 1998; Afanas’ev Afanas’ev et al. 2002; Afanas’e Afanas’evv et al. 2004, 50-88; Afanas’ev & Korobov 2005).
Bilinen 800 den fazla arkeolojik site bulunan, 600 den fazla yerde daha küçük çaplı arkeolojik araştırma ve geniş kapsamlı bir kaç kazının gerçekleştirildiği (Afanas’ev et al. 2004: 89-200) bu bölgede istisnai duruma sahip bu arkeolojik araştırma, dağlı toplumun yaşam dinamiklerini, beslenme ve sosyal yaşam organizasyon şeklini ve egemenlik yapısı konularında eşsiz bir saha araştırması fırsatı sunmaktadır. Zengin mezarlar kendilerini nasıl temsil ettikleri noktasından bu toplumların sosyal organizasyonlarının yeniden kurulmasına imkan verir (Korenevskij 1990; Korobov 2003a; Reinhold 2005a; 2005b). Bu mekan araştırmalarına sosyolojik ve sosyo-ekonomik boyut katarak egemenlik yapısı ile yerleşim düzeninin çapraz analizine imkan yaratmaktadır.

2. KISLOVODSK KÜLTÜR ALANI DEĞERLENDİRME 

Şekil 8  - Aeneolithic ve Erken  Bronze Çağı (Majkop Culture)
Siteleri
Bölge arkeolojisinin kısa bir tanımı, araştırma bölgesinde insan yerleşimi safhalarının bir özeti olacaktır. Aynı zamanda açık sorular ve gelecekte yapılacak araştırmaların ip uçlarınıda verecektir. Kislovodsk vadisinde silis bulgularının eksikliği havzada ilk insani yerleşimin Aeneolitik (M.Ö. 5.yy-4.yy ortaları) dönemde olduğunu işaret etmektedir. Mezolitik ve Neolitik çağlardan bilinen siteler komşu bölgelerdedir (Bader & Cereteli 1989: 100-104). Bununla beraber kalıcı insani yerleşimin güçlü kanıtlarını taşıyan iki Aeneolitik site bulunmaktadır (Korenevskij 1998: 96-10) (Şekiller 8, 9)

Korenevskij (loc. Cit.:106)'nin belirttiği gibi, bu yerleşimler, çağdaşı komşu yerleşim alanlarında olduğu gibi verimli tarım alanlarının dışında yamaçlara kurulmuştur. Muhtemelen tarım da yapılıyordu ancak kanıtları bulunamadı. Bu döneme Osteolojik (kemik bilim) açıdan bakıldığında yerel koşullara çok iyi uyarlanmış sığır, domuz ve yabani hayvanların öneminin değişkenlik gösterdiği heterojen bir beslenme stratejisi görülmektedir.

Kislovodsk havzasına ilk insani yerleşimler Erken Bronz çağında (MÖ 4.yy-3.yy) ilk önemli arazi şekillendirme hareketleriyle birlikte görüldü (Şekil 8). Burada Maykop Kültüründen bilinen yerleşim alanları mimariden depo olarak kullanılan çukurlara kadar kültürel katmanlar 0,5m kadar arkeolojik olarak incelenmektedir (Munčaev 1994: 174-178; Korenevskij 1998: 103-112). Bu sitelerin büyüklüğü çoğunlukla 5ha'ı geçmez ancak kalıcı yerleşimin olduğu bölgeler olarak kabul etmek gerekir. Bu tarzdaki yerleşimler kümesi Alikonovka vadisinin alt bölgelerinde bulunmaktadır. Siteler, Alikonovka vadisi gibi tarıma uygun toprakların yakınında, kanyona tepeden bakan, platoların düzlük kısımlarında kurulmuştur (Korenevskij 1998: 106). Kalıcı yerleşimin diğer bir işareti de çevrede mezar höyüklerinin bulunmasıdır. Bir diğer benzer höyük küçük ölçekli kazılar yapılmış olan Kabardinka vadisinde bulunmuştur, üçüncüsüde belki Alinovoka ve Pudkumok'un kesişim bölgesindedir (loc. cit.: 104-105).

Dev höyükler yerleşim alanlarına nazaran daha algılanabilir arkeolojik özellikler taşımaktadır, ünlü Kafkas Kurganları bu dönemi temsil etmektedir. Çapları 60 m bulan bu kurganların yüksekliği 2-5 m arasındadır. Bu höyükler Podkumok nehri ve kolları boyunca gözönündeki alanlarda guruplar halinde bulunmaktadır. 

Kazı yapılan kurgan gurupların çoğunda bir sonraki çağa, Orta Bronz Çağına (Korenevskij 1990) ait mezarlarda bulunmuştur. Dolaysıyla kesin bir tarihlendirme çoğu kez mümkün olamamaktadır. Bununla beraber belirgin şekilde Maykop Kültürüne ait kurganlar içeren mezar gurupları karmaşık bir ülkesel yapı göstermektedir. Nehrin yukarı teraslarında yükseklerdeki konumları Podkumok vadisi boyunca doğu-batı eksenli ana iletişim hattını ve anakollardaki vadileri  kontrol etme imkanı sunmaktadır. Kurgan gurupları arasındaki mesafe genellikle 2,5-4 km dir. Alikonovka vadisindeki yerleşim alanlarındada aynı mesafenin korunduğu görülmektedir. Bu ülkesel organizasyon bu bölgede yerleşik yaşımın ilk devrelerini işaret etmektedir. Siteler genellikle merkez Kislovodsk havzasını tepeden görecek bir konuma sahiptir ve 1200m den daha yüksek kısımlarda da sadece üç site bulunmaktadır. Diğer mikro alanlarda olduğu gibi (Munčaev 1994: 171, map 3) Maykop Kültürü dağ vadilerinde yüksek kısımlara hatta Kuzey Kafkasya vadilerinin daha da yüksek alanlara yerleşmenin ilk temsilcisidir.

Arkeolojik bulgular Kislovodsk havzası ve komşu Maykop bölgesindeki toplumların, Kafkas dağ eteklerinde tahıl tarımı ve hayvancılık gibi karma beslenme stratejilerini uygulayan ilk yerleşik gerçek çiftciler olduklarını gösteriyor (Korenevskij 1998: 111-113). Kemik spektrumunda sığır, koyun ve keçi baskın, yabani hayvanlar ve domuz ya hiç yok Ya da çok seyrek olarak görülmektedir (loc. cit.: tab. 3). Maddeler arasında vurgu hayvancılık ve tarım üzerineydi. Dağıstan için bile geniş teras alanların Maykop kökenli olduğunu tartışıyorsak, toprak analizleri Kislovodsk havzası içinde bazı ipuçları verebilir (Skripnikova 2004: 183). Maykop toplumlarının mevsimsel dağ tarımı aşamasına geçip geçmedikleri her ne kadar cevaplanması gereken bir soru olarak duruyorsa da yerleşimlerin ve Kurgan guruplarının çoğu bugün için tahıl tarımına uygun alanlardır, ve 4.milenyum erken Subboreal dönemde tarıma daha da elverişli olmalı (Kvavadze & Efremov 1996). Industrija (endüstri)1 gibi 1200m den daha yüksekte bazı siteler incelenmiş pek ala Kabardinka seviyesindeki platolarda yazlık otlatmaya çok uygun alanlar bulunabilir.


Bronz metalurjisi aynı dönemde ilk zirvesini yapmıştır ve ana Kafkaslar sırasındaki sitelerin güneyindeki çağdaşı geç Kura Aras kültürü bölgelerde bakır ve Antimon kalıntıları bulunmuştur (Mun aev 1994: 198-213; Lordkipanidze 1991: 50). Öyleyse dağ vadilerine yerleşmenin bir nedeni de komşu yukarı Pedkumok vadisi ve Svanetiya bölgelerinde bulunan maden cevherlerinden yararlanmak için bölgeyi kontrol etmek olmalı.

Fig. 10 - Middle Bronze Age (North Caucasian Culture).
Orta Bronz Çağı Kuzey Kafkas Kültürü (fig.10) çok farklı bir görünüme sahiptir. Şimdi Mezar Höyüklerinin bütün Kislovodsk bölgesini ve Pod Kumok'un kollarının yukarı yataklarını kaplamasına rağmen, çok sayıdaki bilinen dev Kurganlardan (Fig.11) gerçek bir yerleşim taslağı çıkarmak mümkün olmamaktadır. Bunların çoğu nehirler arasındaki havzalara veya platoların kıyılarına yerleştirilmiştir. Mezarların yoğun bir şekilde yerleştirilmiştir ancak yinede belli bir yapı oluşturuyor gibi görünmektedir. Mezarlar arasındaki ilişki ve alandaki ana yollar çok belirgindir. Bütün egemenlik alanının mezarlığın görüş alanında olması, bu toplamlarda atalarının koruması ve denetiminin genel bir prensip olduğunu düşündürmektedir. Eğer bunun anlamı daha mobilize dolaysıyla daha çeşitli geçim kaynakları sunan bir yaşam sürdükleri veya öncelikle yukarı bölgelere yerleşildi ise Kislovodsk'un yüksek kısımları açık kalırdı. Zamok (fig.9D) sit alanındaki küçük ölçekli kazılar yerleşim siteleriyle (Korenevskij 1998: figs 3-4) ilgili olması gereken bir kültür düzeyini göstermesine rağmen yerleşim siteleri çok kıt, ama var.
Fig. 11 - Middle Bronze Age kurgan group
Verchneolchovskaja 3.

Geç Bronz Çağı (M.Ö.14-13.yy) Kislovodsk havzasında bilinen bir sit alanı henüz yok. Orta Bronz çağı mezar höyükleri (Korenevskij 1991: 108-116, 121) ve Erken Demir Çağı Kuban kültürü (Kozenkova 1989) klasik sit alanları arasında bir kaç yüzyılı bulan bir zaman boşluğu bulunmaktadır ki bu da arkeolojik kompleksler arasında bilinmeyen boşluğu oluşturmaktadır. Bu döneme ait sadece batı periferisinde, Podkumuk ve Eshkakon vadilerinin yukarı ve orta bölgelerinin sınırında bir kaç mezarlık ve yerleşim alanı bilinmektedir (Bidžeiv & Kozenkova 1980; V.R. Ėrlich & A.S. Skakov, pers. Comm.) Malzeme kültürü onları, bu dönemi daha iyi bilinen Kafkasların merkezi bölgesiyle ilişkilendirmektedir (Reinhold 2002). Öyleyse bölgenin aşağı ana bölgesi ya yerleşime kapalıydı ya da yerleşim etkinlikleri hiç arkeolojik kalıntı bırakmayacak şekildeydi. Korevevskij Zamok sit alanında Orta Bronz çağından izleyen Erken demir çağına kadar bir süreklilik olduğu tezini ileri sürmektedir ama bu da henüz ispatlanmış değildir.

Fig. 12 - Early Iron Age Koban Culture (10th-8/7th century BC).
 1= micro-region Industrija; 2= Belorečensij 2; 3= micro-region
Klin Yar;  circle= area of settlement/cemetery combinations.
Erken Demir Çağında (10. -8/7. yy MÖ) (Fig. 12) yerleşim alanlarının yoğunluğu dikkate alındığında Geç Bronz Çağına ait sit alanlarının olmayışı açıklanması zor bir durumdur. Bu döneme ait bilinen sitelerin sayısı 130 dan fazladır. Bunlarda Kuban Kültürünün bölgesel bir varyantını oluşturmaktadır (Kozenkova 1989; Reinhold 2002). Yerleşim alanları ve mezarlar Alikonovka, Podkumok ve Eshkakon nehirleri arasında kalan, bölgenin batı kısımları hariç bütün bölgeyi kaplamaktadır. Araştırmalardan diğer dönemlerin sit alanları bilindiği halde, bu boşluk burada yerleşimin olmadığının göstergesi gibidir.


Fig. 13 - The micro-region in the Kabardinka valley.
1= Industrija 1: settlement and burial mounds  of
the Majkop Culture; 2-3= Industrija 2: settlement and
 flat cemetery of the Koban Culture; 4= Kabardinskoe
2: fortified stronghold of the Sarmatian and Alanic period;
5-6= Kabardinskoe 1: fortified stronghold and  rock
 chamber tombs of the Alanian period; 7= Semaško:
 remains of burials of the Koban Culture; 8= Kabardinka
1: remains of a habitation site of the Koban Culture;
 9= field terraces on the left bank of the river Kabardinka,
some of them with stray-finds from the Koban and
 Alanian period (arrow); 10-13= field terraces.
Vadinin alçak taraflarındaki karakteristik Kuban sit alanları daha büyükçe mezarlıkları olan küçük veya orta ölçekli açık yerleşim alanları içermektedir. Ne yazık ki bu tip siteler deki kazıların çoğu kurtarma kazılarıyla yapılmıştır. Örnek vermek gerekirse Mebel’naja fabika yerleşimindeki 50 mezarlık (Afanas’ev et al. 2004: 116, Nr. 127-128) ve modern hamlet industrija yakınındaki sit alanları (Fig. 13). ındustrija mezarlığında MÖ 9.-8.yy lara ait 20 mezarlık (fig 14) farklı zamanlarda ve yerlerde yapılan koruma kazılarından biliniyor (Afanas’ev & Kozenkova 1981; Berezin & Dudarev 2004; Afanas’ev et al. 2004: 136-137, Nr. 282-283). Bütün mezarlık alanın 80mx50m olduğu tahmin edilmekte ancak kapsanmayan mezar sayısı hala bilinmemektedir. Benzer şekilde dönemin yerleşim alanları sadece çıplak gözle yapılan gözlemlerle halen yüzeyde bulunun mimari kalıntıların tespitinden ibarettir (loc. Cit.: 137). Belorečenskij 2 (Dudarev 2004) sit alanında ki mezar sayısının oldukca yüksek olduğu görülmektedir. Burradaki 40 mezarın 29 u 125 metrekarelik alanda yapılan düzenli kazılarla açılmıştır. Bütün mezarlık yaklaşık 70mx50m, -diğer bir deyişle 3500 metrekarelik- bir alanı kaplamaktadır. Bunu yoğunluk verileriyle karşılaştırırsak mezar sayısının tahminen 960 olması gerekir. Mezarların tarihleri MÖ 9. yy ile 6.-5.yy aralığındadır. İhtiyatla yapılacak bir tahminle bölge nüfusunun 70 belkide 100 kişi 
Fig. 14 - Material from the Industrija cemetery
 of the Koban Culture (after Afanas’ev &
 Kozenkova 1981, fig. 8).
Fig. 16 - Klin Yar.Subterranean house and
some of the materials from the cultural layers
documented in 2004.
olduğu söylenebilir. Buda  1h lık yerleşim alanı özelliklerine 
çok uygundur.Bu genel görünümün bir tek istisnası vardır. Klin Yar sit alanı (fig 15), Alikonovka nehrinin Podkumok nehriyle birleşmeye doğru aktığı yerde çok stratejik bir noktada 17 h lık bir alanı kaplamaktadır. Buradaki Kuban, Sarmat ve Alanik periyoda ait höyükler bilinmektedir. Kazılar buradaki Kuban yerleşim alanlarının daha çok değilse en az 10 ha olduğunu göstermektedir. Benzer şekilde mezarlıklarda daha büyük ve MÖ 9.yy dan 6.yy kadar olan döneme ait 350 den çok mezar açılmıştır (Flërov & Dubovskaja 1993; Härke & Belinskij 2000; Belin­skij et al. 2001). Yerleşim alanının taş döşeli yollar boyunca evlerin sıralı, paralel sokaklardan oluşan bir plana sahip olduğu görülüyor. Evler büyük sayılabilecek ölçülerde (fig 16), az veya çok kuzeybatı yönünde ve birbirlerine yakın konumdadırlar. Binaların kısmen yeraltında olan kısımları vardır ve taş duvarlar toprak harçla ve ahşap hasır örüntüyle birleştirilmiştir. Bütün bunlar mimarideki yüksek teknoloji seviyesini, ayrıca kalın kültürel katmanların mevcudiyeti de uzun döneme yayılan yerleşik bir yaşamı işaret etmektedir. Asıl besinlerinin sığır, koyun, keçi ve at olmasına rağmen az miktarlarda da olsa domuz kemiği kalıntıları yerleşik yaşamın kanıtı niteliğindedir.

Erken Demir Çağına ait (MÖ 10.yy-8/7.yy) kültürel katmanlar, bazen de mimari kalıntılar ve mezarlıklar benzer gibi benzer habitat bileşenlerine sahip en az 23 vakıa belirlenmiştir. Geç Demir Çağında (MÖ 7-5.yy) mezarlık ve yerleşim yeri sayısı dramatik şekilde azalmakta ama Orta Bronz Çağıyla kıyaslanabilir düzeydedir.Fakat büyük bir ihtimalle Daha erken safhalarda Kislovodsk havzasının merkezinde yerleşik bir yaşam vardı ve ölülerini gömüyorlardı (Fig 12). Egemenlik alanı ana vadilere tekabül eden mikro-bölgeler (Siedlungskammern) şeklinde organize edilmişti. Bu mekansal yapının yansımaları kadın kostümlerinde (Reinhold 2005a) veya seramik vazoların süslemelerinde görülmektedir. İlk bakışta vadilerin üst kısımlarında yerleşim alanları, alt kısımlarında mezarlıkları ile yukarda bahsi geçen dağ yerleşimine uygun entegre bir yönetsel yapı sergilenmektedir.


Geçici ve kalıcı yerleşim alanlarının büyüklüğüne, düzene ve topografyaya göre değişiklikler göstermek ilkel dağ yerleşim sistemlerinin temel özellikleri arasındadır (Giovanoli 2004). Öyleyse arkeolojik sit alanlarında da bu genel yapı gözlenebilmeli. Ancak sit alanınnı topografyası, genişliği ve yerleşim alanının yüksekliği daha detaylı analiz edildiğinde araştırma alanında daha karmaşık bir yapı olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin;Kislovodsk bölgesi Kuban yerleşimlerinde yükselti arttıkca yerleşim alanının genişliği azalmaz (Fig 17A). En büyük iki yerleşim alanı olan Klin Yar 1 10-17 ha ve Eckivas 7-9 ha en yüksek yerlerde 850m ve 1310m de bulunmaktadır. Kalan diğer sit alanları oldukca küçüktür -1 ha dan az- yükseltilerine göre oldukca da dağınıktır. Genel korelasyona uymayan bir ilişki topografya ve yükseklik (Fig 17B), ve topografya ile genişlik ( Fig 17C) arasında da bulunmuştur. Kuban sit alanlarının klasik topografyası platonun kıyısında veya platonun altında yamaçta, bir vadinin yamacında ya da burnunda olmasıdır. Fakat bu topografik durumların sadece üçü yükseklikle ilişkili görülmektedir. Vadilerin yukarı kısımlarında alanın dar ve eğimli veya çimenle kaplı olması nedeniyle güvenlik açısından tercih edilir ve vadilerde 1000m altındaki yamaçlara yerleşim yapılmaz. Ancak dik plato kıyılarıyla korunan yerleşimler 1100m altında bulunmaktadır. Platolnun kenarına ve burnuna yapılan yerleşimler her yükseltide ve büyüklükte bulunmaktadır. Platoya yerleşimler sadece 1450-1700m aralığındaki yerlerde yapılmaktadır. 1400 m kadar olan alanların katmanlı olması ve çok miktarda arkeolojik materyal barındırması ( Korobov 2003b) nedeniyle daimi ve mevsimlik yerleşim alanları önerildiği gibi topografya ve büyüklük açısından sınıflandırılarak çalışılamayacaktır. Mezarların azlığıda belki bizi onların keşfine yönlendiren modern bina etkinliklerinin azlığıyla açıklanabilir. Kazılar ve jeofiziksel teşhisler muhtemelen onları daha yükseklerdeki sitelerin yakınlarında alanlara lokalize etmekte. Bir diğer ihtimal de yerleşimlerin alçak bölgelerde yoğun mevsimsel yerleşkelerde az nufüs yerleşiminin dışında mevsimsel etkinliklerin merkezle olan bağları kesmemesi gibi etkenler de söz konusu olabilir (Örnek, bakınız Giovanoli 2004: 28, Abb.). Bir dağlık bölge yerleşim modeli belirleyebilmek için başka faktörleride dikkate almak gerekir. Örneğin, farklı yükseltilerdeki yerleşkelerde kemik spektrumunun mevsimsel değişimi ve tarım teraslarıyla kaplı hükümranlık alanları bir diğeri olabilir. GIS analizleri bir test alanında Alanik kaleler ve teraslar arasında daha yüksek bir korelasyon gösterdi (Korobov 2004), İndustriya (Fig 13/9) çevresindeki yerleşimlerin teraslarından alınan numuneler Alanik döneme ve Kuban dönemine denk gelmektedir (Korobov 2005). Belkide 1500 m den daha yükseksekteki mevsimsel yerleşim alanları alanları araştırılmalı, tarım kültürü yapılmış olabilir?



Fig.19 - Fortified settlement
Bourgustanskie
Gory 1. 
A= aerial photo;
 B= view to S;
C= ceramic found on the surface

 .

Kislovodsk havzasında bir sonraki arkeolojik döneme 'Sarmat Dönemi' ait bulunan kalıntılar dağlık Kafkas halklarıyla Avrasya steplerinin Sarmat kabileleri arasında uzun zamana yayılmış ve derinlikli bir ilişki olduğunu işaret etmektedir. Buna rağmen Kislovodsk yakınlarında ki antik bulgularda Erken Sarmat dönemine (MÖ 4th - 2nd yy) ait sitelerin bulunmaması ilginç bir durumdur. Kislovodsk havzasındaki bazı sitelerdeki mezarlardan elde edilen verilere (Fig. 18/1) göre, malzemenin büyük bir kısmı MÖ 2. yy sonları ile MS 4.yy aralığındaki döneme aittir. Öyleyse Kislovodsk havzasında ki yerleşimlerde Kuban Kültürünün son tarihlendirilebilir sitesi ve ilk Sarmat dönemi kalıntısı arasındaki zaman boşluğu 1 veya 2 yüzyıl olmalı. Sarmat dönemine ait bazı mezarlar önceki ve izleyen arkeolojik dönemlere ait mezarlıklar kapsamında incelendi (Zamkovyj, Klin Yar 3, Machty), bunları bazıları sadece bu döneme ait olarak tarihlendirilenler ayrı bir bölüm oluşturdu (Podkumskij 1 and 2, Aeroflot, Teatraljnyj) (Afanas’ev et al. 2004, Nr. 26, 55, 57, 158, 159, 258, 797). Mezarlıklardan elde edilen gömülerin tarihlendirilmesinde pek çok sorun olduğu halde kale ve yerleşimlerden elde edilen seramik kalıntılar çok az araştırılmış. Bu sitelerin bazıları içgüdüsel olarak tarihlendirildi, dolaysıyla (Fig. 18) dağılımları Sarmat Dönemi yerleşim bölgesindeki gerçek dağılımı göstermiyor olabilir. 2004 de hava fotografı ile (Fig. 19A-B) (Korobov 2005) belirlenen Borgoustanskie Gory 1 kalesi teredütsüz bir şekilde MS 2. - 4. yy'a (Fig. 19C) yani erken Sarmat dönemine ait olduğu söylenebilen belirlenmiş tek yapıdır. Diğer Kislovodsk siteleri erken Orta Çağ seramik malzemeler içermektedir. Borgoustanskie Gory 1Kalesinin Borgustan sırasının merkezine yerleştirilmiş olması dikkat çekici bir özelliktir. Bu yerleşim Kuzey Kafkas stepleriyle Kislovodsk havzası dağ etekleri arasındaki sınırı oluşturmaktadır. Bu da MS 2. - 4. yy larda Hun istilasından önce Dev Kafkas stepleri egemenlik alanını kaplayan Alanik kalelerle yakından ilişkilidir (Arzhantseva et al. 2000: fig. 1).


Fig. 20 - Early Alanic period (5th-8th Cents. AD).
1= settlement and stronghold Rim-Gora;
2= settlement and stronghold Gorny Ėcho.
Sarmat dönemi yerleşimin diğer bir karakteristik özelliği sitelerin havzanın merkezindeki dağılım şeklidir. Oluşan bu görünüme Kislovodsk şehri egemenlik alanında yapılan kurtarma kazılarından elde edilen verilerin muhtemelen büyük etkisi olmuştur. Fakat önceki (Kuban) ve onu izleyen (Alanik) mezarlıklar daha büyük bir alan kaplamaktadır. O halde merkezde Sarmat sitelerinin bu kadar yoğun olması İranik kabilelerin önce Sarmat daha sonra da Alanlar şeklinde yapılandığını yansıtıyor olabilir.

Kislovodsk havzasında Erken Alanik dönem (MS 4. - 8. yy) daha çok arkeolojik izler bırakmıştır. Siteler maksimum sayıya bu çağda ulaşmıştır (Fig. 20). Genel olarak catacomb mezarlardan çıkarılan materyaller (Fig. 21) MS 5. yy ın ikinci yarısı ile 8. yy ın ilk yarısına düşen zaman aralığına tekabül etmektedir. Biraz öncesine veya sonrasına tekabül eden az sayıda mezar da bulunmuştur ancak bu genel bir eğilim oluşturmamaktadır.


Fig. 21 - Typical catacomb burial from
Mokraja Balka 1,
 excavated by A.P. Runič in 1975.
 (after Afanas’ev/Runič 2001: 229, figs 154-155).
Orta Çağ yazılı kaynaklarından Ash-Tigors a göre temel olarak Erken Orta Çağ evrelerinde Kislovodsk havzasında Alanik bir nüfusun yerleşik olduğu söylenebilir (Zuckerman 2000). Daha erken safhalardaki catacomb höyükleri genellikle bu alanik kabilelere atf edilmektedir. Fakat MS 8. yy ın ikinci yarısında bu usuldeki höyükler yok olur ve yerini taş nişli yeni mezarlık tipi görünür. Anlaşılan bunlar dağılımı Chasaut ve Eshkakon vadilerinden, en erken komplekslerin MS 6.yy ikinci yarına uzanan Kislovodsk un 20 km güneybatısından başlar (Afanas’ev et al. 2004: 53). Mezar geleneğindeki değişime yani taşlı nişlere gömme geleneğinin başlamasının başka bir kültürün veya başka bir toplumun varlığını muhtemel kılmakta bu durumdada Bulgarların antik Turcic kabileri veya Chazarlar (Kouznetsov & Lebedin­sky 1997: 72). söz konusudur. Bu izah şeklini kabul ediyorsak, mezarlardaki değişimin nüfusun en azından bir kısmının değiştiğinin göstergesi olduğunu söyleyebiliriz.


MS 8. yy da Alanların bazıları veya Kislovodsk havzası ve diğer kafkasya alanları hep birlikte Hazar Kağanlığı sınırında Orta Don havzasına taşındılar (loc. Cit.: 72). Öyle anlaşılıyorki Kislovodsk havzasından gelenler yeni bir topluluk oluşturuldu. Çünkü Catacomb höyüklerinin karşılaştırmalı analizi gösterdiki sadece Orta Don bölgesinde Saltovo/Maïaki kültürüne ait mezarlıklardan elde edilen verilerle Kislovodsk havzasındaki Catacomblar, yerde giriş çemberinin altında özel oyuklar gibi karakteristik benzerlik taşıdığı görülmüştür (Korobov 2003a: 98-99).


Fig. 22 - Metal finds of Early Alanic period from
the stronghold of Mosejkin Mys 1 (2, 6, 11, 12)
 and the settlement of Mosejkin Mys 3
 (1, 3-5, 7-10, 13-17) (after Korobov 2001:
fig. 48-50). 1-5, 8-10= iron arrow heads;
 6= iron ring; 7= iron awl; 11-12= iron knifes;
13-16= iron belt buckles; 17= silver belt fitting.
Yerleşimlerin perspektifi açısından bu dönemin bulguları çok daha karmaşıktır. Yukarda da vurgulandığı gibi Erken Orta Çağ bulgularının güvenilir bir kronolojisi yoktur, Alanik kaleler ve açık yerleşim alanlarında da durum farklı değildir. Kuban döneminde de olduğu gibi kabristan ve kalelerin iç içe olduğu önemli sayıda yer bulunmaktadır, fakat bunlar şehirlerin egemenlik alanlarında ve çok yakın çevresinde yoğunlaşmıştır. Kuban döneminde modern Kislovodsk'ın dışındaki catacomb kabristanlaarına benzer durum,-muhtemelen bina açısından yapılaşmanın daha az olması nedeniyle - nadir olarak görülmektedir. Fakat genelde görülen kale ve kabristanların birlekteliğidir, bulanan malzemede MS 5. yy – 8. yy dönemine tarihlendirilmektedir. Bir sonraki dönemde seramik geneğinin dramatik şekilde değişmesi, Alanik sitelerde yüzeye yakın kısımlarından çıkarılanların arasında metallerin hiçde az olmaması bu tarihi doğrular niteliktedir (Fig. 22).


Erken Orta Çağa ait 125 kaleyi üç guruba ayırmak mümkün. İlk gurup kanyona benzer vadilerin 700m – 1530m arasında değişen yükseltilerinde, genellikle platoların burunlarına konumlanan105 tanesini kapsar. Kanyona benzer dik ve yüksek yamaçlarla çevrili, doğal savunma sağlayan vadiler bazende yapay taş duvarlarla takviye edilerek savunma özelliği arttırılmıştır (Fig. 23A). Bu tarzda güçlendirilen yerleşimlerin boyutları küçük olup genellikle 0,5 ha aşmaz.

Kanyon boyunca bu sitelerin yüzey kısımlarında mimari yapı taşları, çok miktarda seramik fragmanlar hatta metal objeler bulundu. Yapılan test kazılarında korumasız seramik parçalar ve hayvan kemikleri bulundu. Kemiklerin ilk analizleri ve tahıl mevcudiyeti bölge yerleşimcilerinin karma tarıma dayalı bir yaşam sürdükleri sonucunu çıkarmamıza olanak verir. Bu yerleşim alanlarının çoğu yaaşam terasları zonunun 1400 m nin altındaki yükseltilerdedir. Bu da bize ilk Alanik kale yerleşimlerinin bir büyük aile veya birkaç küçük aileden oluşan az nufuslu bir popülasyonun yaşam alanı olduğunu göstermektedir.


Fig. 23-Types of Alanic fortified settlements.
 A= type 1, stronghold Zubčichinskoe 1,
view to N; B= type 2, hillfort Rim-Gora, view to
SSE.
İkinci tür yerleşim kaleleri kumtaşı kalıntılarının tepesine yerleştirilmiştir. Kislovodsk havzasında bu türde sadece dört kale mevcuttur ve büyüklükleri, etraflarındaki mezarlıklar açısından olağanüstüdür. Bunlar 1- 10 ha arasında değişen geniş yerleşimler olup yükseltileride 800 – 1000 m aralığında ve kıyaslamalı düşünüldüğünde alçak sayılabilecek niteliktedir; kalenin sınırları ve taş mimari yüzeyde görülebilir durumdadır. Mezar ve mezar gurupları içeren büyük kabristanlarda gelenek olduğu üzre yüksek tabakadan kişilerle ilişkilendirilmektedir. Bunlardan iki tanesi merkezi konumlarda görülmektedir. Biri Gorny Echo Erken Alanik dönem Kislovodsk havzasının merkezinde diğeri de Rim – Gora batı yakasında Geç Alanik döneme aittir (Fig. 23 B).


Üçünçü gurubu taş güçlendirmesi olmayan fakat genellikle küçük hendekler şeklinde arazide yapay değişiklikler yapılmış yerleşim kaleleri oluşturmaktadır. 900 – 1300 m de tepelere yerleştirilmiş küçük hisarlar gibidirler. Çoğu – 16 tanenin 10 nu – 2000 – 2004 kazı sezonunda Borgustan yamaçlarında kazılarda bulunmuştur. Taş güçlendirmesi veya taş mimarinin olmayışıyla birlikte mükemmel görüş alanının olması nedeniyle gözlem kulesi olarak düşünülen 0,3 – 0,5 ha lık bu küçük sitelerin bir kaçı yüzeyde bulunmuştur. Bu yorumu kanıtlamak için 2004 de GIS görüş alanı analizi yapılmıştır. Erken Orta Çağ sinyal


Fig. 24 - Types of Alanic fortified
 settlements. A= watchtower
Borgoustanskoe 9, view to N,
 experiment on the transportation
 of smoke signal; B= view to W from
 watchtower Borgoustanskoe 9
to other watchtowers situated
 on the Borgoustanskij Range.
sisteminin ilk sanal kurgulaması, doğudan ilerleyen düşmanın bilgisinin bütün Alanik kalelere ulaşması için kabaca 10 sinyal noktasının bulunmasının zorunlu olduğunu göstermişdir. Batıdan gelen düşman içinse iletişim hattında 5 posta noktasının olması yeterli olmaktadır. 2004 kazı döneminde bu yapıyı kanıtlamak için duman ve farazi dört duman kulesinin kullanıldığı bir deney gerçekleştirdik (Fig. 24A,B). Sinyaller yaklaşık 4- 9 km uzaklıktan görülebilmektedir. Deneyin kapsadığı alan 18 km uzunluğunda ve bizim hesabımıza göre bilginin merkezden doğudaki Borgustan a ulaşması 15 dakika almaktadır. Bunun anlamı Erken Orta Çağ Kislovodsk nüfusunun en az yarısının bu sinyali görebildiğidir.



Alanik sitelerin bir diğer türü de açık yerleşim siteleridir. Bunlar genelde güçlendirilmiş kalelere yakın yamaçlarda kurulmuştur. İşlevleri konusunda bir karar vermek çok zor. Yaşam siteleri ve tarımsal alan özellikleri göstermektedir.

Yerleşim alanlarının ilk analizi Alanik Dönem de yüksek düzeyde bir devlet yapılanması olduğunu göstermektedir. Çok sayıda küçük yerleşim alanı nüfusun dağınık bir yapısı olduğunu ancak havzanın alçak kısımlarında bir veya birkaç güç merkezinin olduğunu göstermektedir.


Erken ve Geç Alanik Dönemler arasındaki boşluğu taş nişleri olan kabristanlar doldurmaktadır. Muhtemelen MS 10. yy da yansımaları yansımaları Birkaç mezarlıkta yeniden inşa edilen catacomb höyüklerinde görülen, yeni bir Alanik kabile dalgası Kislovodsk vadisine döndü (Fig. 25). Egemenlik bölgesinde önceki Alanik dönemlerden farklı olarak MS 10. -12. yy larda yerleşim yoğunluğunun – Rim – Gora, Mebelnaja Fabrika, Kolco – Gora – gibi Birkaç bölgede görülmesi önemli bir farklılıktır. Buralarda çok sayıda catacomb mezarlıkların yanında, güçlendirilmiş yerler ve büyük yerleşimler bulunmuştur (Fig. 26). Bütün sitelerin Podkumak ana nehir vadisin de, diğer bir deyişle Kislovodsk havzasında tam iletişim hattının üzerinde olması oldukca dikkat çekicidir. Yerleşim alanlarının yoğunluğu Alanik istilanın yeni bir dönemini – Alanya Devletinin oluşum dönemi (Kouznetsov & Lebedinsky 1997: 79-80) - işaret etmektedir.
Fig. 25 - Typical Alanic catacomb burial of
10th-12th Cents. AD, excavated by A.P.
Runič in 1972 (Runič 1972, fig. 9).


MS 13.yy da Moğalların istilası Alanik toplumun gelişimini sonlandırdı ve onların bütün izlerini Kislovodsk havzasından sildi. Sonraları 14-17 yy larda bölge neredeyse boş alana dönüştü, o tarihlere denk düşen sadece birkaç Kabardey höyük mezarı bulundu. Bu durum Rusyanın istila
sıyla 1803 de Kislovodsk kalesinin dikilmesine kadar devam etti. Bu döneme ait olduğu tahmin edilen fakat kesinlik kazanmayan bazı kır konaklama yerleri Alikonovka, Berezovaj ve Kabardinka nehirlerinin yukarı bölgelerinde bulundu. Muhtemelen bunlar 18./19. yy lara veya 20.yy lın başlarında mevsimlik Karaçay çobanlar tarafından inşa edildi.